Son birkaç
yıldır sık sık haberlere konu olan TUBİTAK’ın ret ettiği projelere bir yenisi
daha eklendi GLASSOUSE, ne olduğu ne işe yaradığı hakkında uzun uzun
yazmayacağım sadece engelli vatandaşlar için kafa hareketleri ile kullanabileceği
bir mouse olduğunu söyleyeyim detaylı tanımını internette etraflıca
bulabilirsiniz. Bu üründen bahsederek başladım çünkü en son vukuat bu bundan
geriye doğru giderek neler kaybettiğimize birlikte bakalım.
GlassOuse dünya üzerindeki engelli
vatandaşların bilgisayar, tablet ve cep telefonu kullanımını kolaylaştıracak
Mouse görevi gören bir teknoloji dünya çapında pazarlanabilirliği yüksek (kaldı
ki şuan dünyanın 50 ülkesine ihraç ediliyormuş ) bir ürün. Destek için
TUBİTAK’a başvuruluyor tabiki proje ret ediliyor. Güçlü bir ekonomiden
bahsediliyor güçlü ekonominin temel taşlarından birisi teknoloji üretip
satmaktır, üretilen teknolojileri nasıl olsa hazırı var yapmaya ne gerek var
diye satın almak değil. Bu ürünü icat eden, geliştiren, kendi cabasıyla bulduğu
imkânlar ile pazara süren Mehmet TÜRKER’e başarılarının devamını dileyip tebrik
etmekten başka bir şey gelmiyor elimizden. GlassOuse’un bu sene içerisinde
Apple Store da satışa çıkacak. Turumuza devam edecek olursak, Sıvılardaki Su
Oranını Mıknatısla Ölçebilen Ucuz, Hızlı ve Taşınabilir Bir Sistem adlı
projesiyle yine TUBİTAK’ın düzenlediği yarışmada derece alamayan İlayda ŞAMGİL
var bizden ret yiyen proje dünyanın en prestijli fizik yarışmalarından birinde
baş tacı edildi. Son olarak şeker hastalarının kapanmayan yaralarını
iyileştirmeye yönelik yapılan yara bandı projesi daha ilk aşamada elenen bir
diğer proje lise öğrencisi olan Mehmet Can Dursun ve İrfan Efe Boztepe
tarafından üretildi. Bizde duvara tosladı Amerika da onlarca proje arasından
birinci seçildi üstelik New York Oswego Üniversitesi genç arkadaşlarımıza
yıllık 10 Bin dolar burs ile eğitimlerini üstlenmek istedi.
Bunlar ne ilk nede son ret yiyen
projeler olacak daha önceleri hatta çok eskilerden bile elinde ki imkânları
kullanarak insalığın yararına birşeyler üreten değerlerimiz hep geri planda
kaldı veya siyasete kurban gitti. Ahmet Kural ve Murat Cemcir’in başrollerinde
olduğu Kardeş Payı adlı diziyi hepiniz bilirsiniz dizinin girişindeki animasyon
şeklindeki introda geri planda bıraktığımız değerini bilmediğimiz değerli
insanlarımızdan bahsediliyor ve sonunda “bu ayıpta bize bir ömür yeter”
deniliyordu. İşte bu durum içinde aynı şekilde diyorum ki bu ayıpta bize bir
ömür yeter.
Bu ayıplar bize bir ömür boyu yeter evet. Tübitak'ın başına hayvanat bahçesi müdürü getirirseniz bu böyle de devam eder.
YanıtlaSil